Pısırık Canavar Yazıyor.

26 Aralık 2010 Pazar

epic fail stayla

Güzelim pazar günümü nasıl harcadığımın kanıtıdır beyler.dağılalım.
Lolumsu'nun gazına gelip Hammet-gillerle bi kafeye gittik.hamitin aynı kafede tanıştığı kız da gelcekmiş.gün böyle başladı.plan mantıklı gayet de eğlenceli geliyor kulağa ama bi de uygulamada görmeniz lazım.kız 92 li bir ergen.hamit de bu yazının epic fail i oluyor.P diyelim biz ona bu denklemde.P ciğim deneme sınavından çıkıp gelmiş.diyologu aynen aktarıyorum;

violet : hangi sınav o ?
P : deneme sınavı
violet : hımm (oldu o zaman ifadesi)

Zeka seviyesine laf yok.Bi satranç oynuyolarmış babasıylan 4 saat.dasjfajksdfkasd en son sadece şahlar kalıyomuş hem de.
adam aynştayn sadkflsajkdf

Neyse nası sinir olduğumu anlatmıcam.D nin E ve P yle nasıl dalga geçtiğini de..Sonra lolumsu'yla bakışıp kak gidelim düşüncelerimizi nasıl paylaştığımızı da.Aslında gayet eğlenceli olan insanlar o ortamda sütü döken kediyi oynadılar.

Alt üst olan planlarımı da yazıyım mı ki.
bitirilcek ödevler,alıncak kitaplar ve yarın teslim etmem gereken felsefecinin kitabı.aah ahh hiç aklımdan çıkmadınız merak etmeyin.yanınıza gelicem birazdan.

Evet bir HIMYM hevesleriyle yapılan organizasyonun çöküşünü okudunuz.artık bi dahaki sefere kısmetse.

23 Aralık 2010 Perşembe

an error accurred,try again later if you dont want go hell

kuşum olcak hayvan kolu bacağı salıncağına sıkışınca bağırıyor zorla çıkıyor kurtulunca dönüp atar yapıyor.sanki salıncak zorla kaptı.işte insanlar değil sadece garip olanlar.canlı olmak yeterli galiba.bu arada haftasonu sadece sınav varmış.dersler iptal.artık bütün gün burda olurum.
ciğerlerime dolan metan gazı sevgisizliğimi artırdı bu kuru şehre
koca sis bulutunun içinde yürüyen ve yapılcak listesini tamamlamış bi süper kahraman gibi hissediyorum.

21 Aralık 2010 Salı

Dil anlatımcının çantasının gerçek Louıs Vuitton olma ihtimalini düşünüyorum.Ambleminden baskısına kadar her şeyini çok güzel taklit etmiş olabilirler ama öyle bi model olmayacağını düşünememiş Doğan çanta alkdsjaljksd edebinizle çakma yapın bari.

boş derse bile kalp yapan sevgiye aç ergen

İnsanlar çeşit çeşit derler ya aynen öyle.Birkaç düzinesi de benim okulumda.Bugün de katil olmadan mutlu huzurlu yuvama geldim ya daha da ne isterim.

Şimdi Mtv-chillout zone da çalabilcek müziklerle blog yazıcam.Mesela Hurts çalsa... (illuminated)
Yine bir okul gününü başarıyla atlatmış bulunuyorum.Başka bloglara bakıp özendim bugün.kimseler yazmamış okuldu ödevdi diye.benimkiyse yarısı bahane yarısı günün özeti.tamam dedim karar aldım artık daha makul konulardan bahsetcem.

Mesela bugünkü iğrenç havadan.Sis vardı.çok kötüydü.bide çok ilginç.zaten zar zor dayandığım sıkıcı kuru şehir iyice zehirledi bugün beni.Gelen arabaları bile zor görür olduk sisten.Tevfik (fikret) yazmış ya öyle bi şiir.Sis diye.İstanbul'a kızıp ona nefretini kusmuş şiirde.Ben de mi yapsam öyle bişeyler dedim.Sonra vazgeçtim.Yapmıcam yani.Ama geçen haftaki yazılı kompozisyonda yazmıştım.İzmirle burayı karşılaştırdım.Kuru bu şehir dedim.Kuru işte.Havası, insanları, düşünceleri ne biliyim sokakları hatta.
İyice bastı bu durum.Yarıyıl tatilinde arkadaşımın yanına gidiyim diyorum ama belli değil.Malum ebeveynler zor ikna olan organizmalar.

Bi de xy ler var tabi.Onlar da bütün o karmaşayı 46 kromozomun neresine sığdırıyolar anlamadım bi türlü.Bi de sevgili okuyucularım üstünüze alınmayın ama Dünyanın en saf canlısı seçilcek olsa o kadar balığın kuşun kurbağanın içinde erkek bir 'homo sapien' ilk sırada gururla arz-ı endam ederdi.Hem cinsim diye söylemiyorum ama o kız seninle oynuyo be.Bi ağzına düşmediğin kaldı.Hayır o değil de komik oluyosun ve bunu arkanda gülen 'en iyi arkadaş' kafilesine rağmen fark edemedin.E sen bilirsin artık.Kendi düşen ağlamayacağı gibi gülenlere de karışamaz.Bu işler böyle olm.


Sonra şunu belirtmeliyim ki Harry Potter benim için asla çocuk filmi olmıcak sevgili sınıf arkadaşım E.O zaten bizim yaşıtımız.Böyle saçma sapan çamur atmalarla onu gözümde küçültemezsin asdflsdfjkkşl
Veeee evet en önde yer kalmış olmasına rağmen inatla Ölüm yadigarlarını izlemek istedim ve cama yapışmış bir sinek gibi ilk sırada izledim.Hıh 2.bölümüne de gidicem.Sanki sen hiç kapılara 'alahomora' demedin.eline geçen en uzun kalemi babanın siyah montunu giyerek aynanın önünde poz vermedin.

bu arada bir burberry reklamı böyle değiştirir insanı!
Yazı da giderek artan sıkıcılık katsayısı görüyorum.yeni kayıt zamanı..

daha ilgili bir ben

bu ara yazılılar da azaldığına ve benim dönem ödevimin yarısına geldiğime göre daha ilgili bir ben karşınızda.artık haftada birkaç kere bloga girmeye karar verdim.bide aklıma gelenleri en azından taslaklara kaydetmeye

28 Kasım 2010 Pazar

ağız tadıyla bi blog yazdırmadılar

yapamadığım kayıtların suçunu müdüre yazılılara sınava filan atıyorum.aslında bıraksalar kopup gitcektim.Haftanın sonunda başladım işte yazmaya.yine pek sanatsal olmaz büyük ihtimalle yazım.ama tarihe not düşmek filan sayılır.bugün Şey'i aradım çünkü.sesi de pek güzelmiş.Bu şey daha önceki şey değil bu arada.olur da biri okur filan hala orda mı bu kız demesinler.

eğer kışı atlatırsak güneye ineriz yazın

Eski kayıtları okuyup nostaji yaptım birden.ne zamandır yazmamışım (1 ay 4 gün) ama yazılcak kayda değer bişey de olmadı.sıkıcı hayatım devam ediyor.nankörlük vakti galiba benim için

24 Eylül 2010 Cuma

bir süre sadece oku-yorum yap-çık modeli uygulamak zorundayım.okul dersane evden 12 saat uzak tutuyor da beni...

15 Eylül 2010 Çarşamba

kerılayn is e viktim

kate nash in aksanıyla ama.yine okul yaklaştıkça bana stress disorder sendromları basıyor.gidip saçıma başıma maske yapasım geliyor.yumurtalar sürünüp gezmek filan.ama ne yazık ki birkaç lanet konu tekrarını yapmam lazım.

sinir stres zor şeyler ya.

13 Eylül 2010 Pazartesi

dharma girişimin katkılarıyla bir tatil

Merhabalar sevgili blogger




Anladım ki ben word dosyasına yazarken daha bi havaya giriyorum.neyse bunu gözünüze sokmayacağım artık.



Antalyadayım.Gazi paşa daha doğrusu.antaladan ayrı bir şekilde dışarıda.çok masum bir tatil sitesi gibi görünüyor buradaki apartmanlar.evet aslında gerçekten de öyleler.sitenin içinde her şey var.havuz,kafe,market,televizyon izlencek ortak alanlar filan..ancak dışarı çıktığın anda bir mahremiyet bölgesi gibi oluveriyor her yer.yemek yicez nereye gidek diyoruz.adamlar şehre diyor.şehir nerede peki ? buradan 3 km gidin ağğbi hemen orda. WTF?



3km ötesi de aynı.işte beni düşündüren de buydu zaten.site sanki dharma oluşumu gibi.herkes birbirni tanıyor.yeni gelenlere filan çok iyi davranıyorlar hatta.sonra bayramlaşma olayı vb.WTF ? cidden tırstım ama.ne bu topluluk be.bu yazıyı burada sonlandırıyorum.çünkü konular değişti.yeni kayıt geliyor : )

8 Eylül 2010 Çarşamba

ama olmadı bak şimdi

Blog alemini yine boşlamış olarak geri döndüm.neyse ki bu sefer bi haftayı geçmemiş.birazdan baba şahsının eve gelmesiyle yola çıkcaz.koordinatlarını tam olarak bilmediğim ama adından son derece emin olduğum bir yere gidicez bayram şeysi için.antalya..

ben yine blogumu word dosyalarına yazıp buralara aktarıcam.beni bekleyin anacım.tamam iğrenç bi çıkışa iyice yaklaştım.ama hoşgörün bi zahmet.word dan aktardığım yazılarda anlaşılır heralde.
-L.O.V.E- just another word i never learn to pronounce ;)

3 Eylül 2010 Cuma

look at your tiny mind

hangi salak arkadaşım önce numarasını sildirip sonra mesaj atıp soğuk esprilerle geçen yaz ne yaptığını biliyorum ayaklarına yatar ki.birçok salak arkadaşım var tamam ama yani ne biliyim bu hangisi çözemedim.

portakal gibi oluyor güneş

'Bu güne güzel başladım' ne güzel bir cümledir.ama benim için çok kullanışlı değildi bugün.çünkü dün hiç bitmemişti mantıken.kısacası uyumadım henüz.yani uyudum ama öğlen 2 den 5 e kadar.memnunum halimden.

24 saati yaşamak da fena zevkliymiş hani.tavisye edebilirim.aslında uyuyacaktım yai planlamamıştım böyle olmasını.bi baktım gossip girl varmış cnbc'de.o bölümün müziklerini de beğenmiştim.hadi devam ediyim dedim.blair len jenny taç ve taht kavgası etti.kotilyon filan.sonra bi baktım saat 6 olmuş.e dedim kalk kızım git güneşe müneşe bak.kalktım bi dolandım kitaplığın önünde.bu sırada da C.ye laf yetiştirmekteyim sms usulü.
elimi attım bi kitaba.tarihle ilgili bişey geldi.yok ı ıh dedim.bu olmaz.sonra aklıma geldi.ben şu olasılıksız zımbırtısını yarım bırakmıştım.hadi ona bi daha bi başlıyım dedim.onu aldım koştum balkona.işte o an....o güne kadar erken kalkıp gittiğin yere, yapcağın şeylere kızıp atarlanmaktan güneşin nasıl doğduğuna bakmamamışım bir kere bile.büyük kayıpmış.

Oturdum açtım kitabımı okumaya başladım.sonra içerden kuşun diğer kuşları duyup iletişime geçme çabasını fark ettim.nasıl yırtıyor kendini.ayy kıyamam dedim.onu da yanıma aldım.meğersem nasıl manyakmış benim kuşum.hiç duymadığım sesleri çıkartmaya başladı.vayy be dedim.kuş işte.ben dalıp gittim tabi.sonra bir baktım hayvan titriyor.aaayy faranjit olcak hayvan dedim.içeri attım hemen.

Sonra evin tek xy'si, kalbimdeki tek erkek (durumu dramatikleştirdim) uyanmış.beni gördü ve şu diyalog oluştu.
V: Günaydın bayım
B: Ana ne zaman uyandın sen
V: Uyumadım baba ben bugün.
B: Dün geceden beri uyumadın mı.
V: Hayır baba
B: Hadi ya.tamam git uyu hadi artık.
V: Hoşçakal baba

O an nasıl güldüm nasıl güldüm.yarı uyur yarı uyanık bir konuşuması vardı.bi daha ayy kıyamam dedim.
Saat 7 ye geldiğinde tamam dedim.gidiyorum artık.ama gittim naaptım.house izledim.evet öyle.2 bölüm izleyebildim ama göz kapaklarımı tutuyodum 2.bölümün sonuna doğru.

Bir şekilde 2 ye kadar uyumadan durdum.aslında çok da zor değilmiş.çok da güzelmiş.kurulan cümlelerdeki düşüklük, biraz algılama sorunları haricinde tam tatil aktivitesi.ama okul zamanı yapmak akıl karı değil.yumuşak a bulamadım kar yazmak için.tamam bu kayıt burada biter.

28 Ağustos 2010 Cumartesi

iyice sözlük yazarlığına bağladım ben.açıklamalar filan.5 eylülden sonra koparak gelicem sayın seyirciler.bekleyin...

rihanna'nın kırdığı tabaklar

Tatil günleri her zamanki gibi bir uçuş içindeyim.Rihanna'nın taaaa ilk albümünden heralde bu şarkı.başlıktaki yani.breakin' dishes.klibini çekmemekle büyük hata etmiş kendisi.ben olsam hemen....Çok hırslanmış bir şekilde sevgilisine sayıyor bu şarkıda.rüyam da gördüm bunu ya.çok fenaydı.arkadaşlarıma söylüyodum konserde.
-blow this house right now olmmmm,ne diyon-

yalnız kalpler de atarlar

nil'in oha dencek şarkısı.çok beğendim kendisini.üşenmesem bağlantı paylaşıcam ama fizy hizmetinizde.

25 Ağustos 2010 Çarşamba

ben o filmi de görmüştüm.

İçimdeki yazı yazma arzusunun sonunda geri gelmesiyle karşınızdayım yine blogırlar.
Son günlerde bir sürü güzel şey oluyor.Dershanenin verdiği ödevler buna dahil değil tabiki.
İyi olanlarla devam ediyorum.Yeni arkadaşlar edindim.Okulda küsmüş bulunduklarım yavaştan mesaj atmaya başladılar.Mutluyum.Eski okulumdan arkadaşlarla toplanıp eğlendik hatta.Bunlar iyi olanlar işte.

Dün akşam kanka ayağına yatıp sprite'dan acımasız gerçekleri uygulayan arkadaşım E. ile konuştum.Kavga etmiş arkadaşlarıyla.Hem de bildiğin kavga.Yaralanmış polis filan gelmiş.Bi de diyo ki '' Görsen tanıyamazsın sırtımda filan yara izi var. '' ( boş bir surat ifadesi gerekir buraya )
Aferin MORON arkadaşım E. şimdi bunu söyledin ya tam bir 'bad boy'sun.Gözümde ne kadar seksi olduğunu anlatamam ezik.Buna söylencek güzel atasözleri deyimler filan var (bknz. .ıçtın şimdi sıvıyorsun).

Günlerim böyle saçma sapan şeyler yaparak geçiyor.Zaman eritiyorum.Öldürmekten öte yani.Limewire fazla mesaide, kotanın annesini ağlatıyorum, media player ım toplamda 13 saatlik bir çalma listesine sahip.Ah bu tatiller.Seviyorum onları.

Katy Perry'nin yeni şarkısını dinledim.( TEENAGE DREAM )O nasıl güzel olmuş öyle.Bu kadar güzel şarkısı yok yani o kızın.Mutlaka dinleyin şiddetle tavsiye ediyorum.
Şarkıda böyle şey hissi uyanıyor.Yaz şarkısı,arabada giderken pencereden sarkıp gözlüklerle bağıra bağıra şarkı söyleme hissi.Ve bunu en yakın yolculukta deneyeceğim.
Tamam ne bir Summer love ne de bir Teenage love olayım olmasa da sevdim şarkıyı.Olunca da dinletcem bunu sdfkşsldjjasş

Son olarak insanlara tatil tatil evde oturmayın dışarı çıkın hayat sokaklarda mesajını veriyorum.Benim halime bakmayın.Kötü hiçbir zaman örnek değildir jadşfljadsklşf

13 Ağustos 2010 Cuma

yine darallar geldi bana.yazasım okuyasım hiç yok.napcam ki

9 Ağustos 2010 Pazartesi

peki ya gerçekten patlarsam ?

Günlerdir sıkıldığımı bağıra bağıra anlatsam da ne aile bireyi desteği ne de bir arkadaş yardımı alıyorum.sağolun sayın seyirciler.yaptığınız tek şey seyretmek çünkü.

Of hani böyle bir sıkıntı dalgası gelir ya insana.mega ultra süper büyük olanlardan.işte onun içinde yaşıyorum.
Aldığım kuş da işe yaramadı.elime alıp hop hop yaparım diye nasıl da sevinmiştim.
2 gün önce arkadaşımla kavga ettik.hani şu kardeşlerde ekli olanlardan olur ya.onlardandı.Başka arkadaşlarınla çok eğlenmişsin dedi küstü çekti gitti.ama dürüst olmak gerekirse kavga ederken attığı bir mesajına bile cevap vermedim.aa deli mi ne.başka arkadaşlarım var diye özür dilemicem bayan öbsesif.zaaten fena bir hal almıştı arkadaşlığımız.aşkım canım bebeğim filan dedikçe içim kalkıyordu benim ama anlatmak biraz zor oluyordu.kendimden korktum be.benimle ilgilenmiyorsun , başkası var filan da demeye başladı.hıh dedim tamam bitti.böyle de bir hafifleme yaşadım bu hafta.

sadece sıkıcı insanlar sıkılır diyerek kendime de bir şarlama oluyor tabi.ama napıyım işte ben de sıkıcı oluveriyim.

bir de annem şarlıyor arada.senin tıpı da zor görcez haa diyerek.vır vır cevap yetiştirmek var aslında ama yapmıyorum.hem çok sıcak hem strese giriyor sonra.bu sıcakta kaç kere otursam da o ilginç derslerimin başına çalışmak gelmiyor içimden.ders çalışmak istemeyen bir öğrenci ne yapar kanunlarını milyon kere daha kanıtlamak istemiyorum işte.ders programı yaptım,kitapları düzenledim,kalemleri uçlarını filan kontrol ettim.ama yok gelmedi mi gelmiyor.

bu kayıttan sonra playlist yayınlıyım dediydim de yok.bir değişiklik yok ki.hep aynıları.oha ne hale geldim ya.bi de feysbuku kapatsam mı diyorum içimden içimden.eğer anneme filan dersem yanlışlıkla hemen onaylar.hatta teşvik etmeye de başlar bütün evi.okul açılınca kapatırım heralde ya.dinlediğim müzikle çok güzel bir sanat yazısı yazılır eminim ama onu yazıcak kişi ben değilim.ondan sadece öneriyim.
The Pierces-Three wishes

2 Ağustos 2010 Pazartesi

kuşkuşkuş

yaratıcılığımın çok az olduğu şu dönemde aldığım kuşa bir isim bulmam gerekiyor doğal olarak.lütfen yardımcı olun bana.hadi bakalım.blogumun kuşu olur hem

26 Temmuz 2010 Pazartesi

I go out on friday night and i come home on Saturday morning

18 Temmuz 2010


Merhabalar tekrar.yazlıkta internet bulunmadığı için yine Word dosyalarına yazıyorum.. Olsun hala mutluyum ben. Bayan kaprisin ( halam olur kendisi ) işten kaçma çabaları ortada yapılan bir iş görünce çocukların peşine düşmeleri, evin kaynanasının arada tutan saçmalık krizleri olmasa da gayet hoş bir tatil geçiriyorum sayın okur. Bu da yeni hitap şeklim. Aslında düşününce çok güzel bir duygu içimden geçenleri beni yargılamayan insanlara aktarabilmek.


İnternetin en iyi özelliği bu değil mi. her şey ortada gibi görünse de istediğin her şeyden saklanabiliyorsun.alabileceğin tepkiler,eleştiriler veya herhangi bir yargılanma.istersem yorumları kapatabilir ve sanki herkes beni seviyormuş ve herkes ne yazdığımı önemsiyormuş gibi düşünebilirim…..

Ama merak etmeyin bu kadar öbsesif değilim.ahahahhahah kötü cadı kahkahamı duydunuz mu :D


Herneyse birazcık duygusal takılmış olmam bir yaz gününün eğlencesini silemez :D

İ go out on friday night and i come home on Saturday morning o zaman


3 gündür yazlıkta değildim.yeni geldik.dün yani.tam kuzenlerle dışarı çıkcaz akıcaz kopucaz filan diyorduk ki büyük kuzen M.efendi bir havalar bir şeyler.herhalde bizi artık istemiyor dedik.gitmedik yanına.meğersem bizi değil de küçük kardeşini istemiyormuş.onu öğrenince çok rahatladım.en sevmediğim şey başkasının yanımda rahatsız olmasıdır.hep korkarım hatta.

23 Temmuz 2010 Cuma

playlistt

Nouvelle star-anyone else but you


Scorpions-hotel California

Pixie lott-boys and girls

Pixie lott-without you

Fergie-quando quando quando

*Audio bullys-only man



(aslında görüldüğü gibi tatilde playlistim pek değişmiyor.birkaç şarkı dışında yeni ekleme yok)

15 Temmuz 2010 Perşembe

and i will give to you summer wine

5 gündür izmirdeyim.yani il sınırları içinde.daha önce özderedeydim.babaannemlerin yanında.yazlıkta.şimdi anneannemlerdeyim.en cok atraksiyonu yazlıkta geçirdim.onları anlatıcam şimdi :D

ilk gün bi family affair tipi bi şey oldu.halamlar ve babamın teyzesinin çocukları ve bizim aile.işte tam anlamıyla family affair olmuş.o gün akşam yemeğinden sonra toplucana çıktık özdere sokaklarına.biz dolanırken büyük kuzen hadi A.yı çağıralım dedi.hııı olur dedik.gitti onu aldık evinden.peki bi yakışıklılaşmış laf aramızda :D sonra sahile inip oturcak bi cafe bulduk.sonra ordan kalktık filan.ben hıh dedim artık bu gece sıkıcı sıkıcı geçer eve gideriz birazdan dedim.işte o anda M.dedi ki;
-hadi herkes eve gidip mayolarını alsın gelsin.ilerdeki sitenin havuzuna girelim.
biz önce ciddiye almadık.sonra baktık kendi gidiyor.ana dedik napıyo bu.sonra herkesler gitti giyindi geldi saat gece 12.40 civarı.gidene kadar 1 oldu.gittik kapı açıkmış.herkes bir koştu havuza.baya bi gürültü oldu.atlaya atlaya öldüler.sonra komşu teyze çıktı.napıyosunz siz filan.malum kızgın ev sahibi durumu...
çok eğlenceliydi.12 kişiydik ama az buz değil.ben lolumsu ve A1 girmedi.akıllı usluyuz ya :D
o gece de öyle bitti.2 de girdik eve.pek bi eğlenceliydi.izin isterken babam da iyi çok geç kalmayın M.lerle gelin dedi sadece.ona daha bi şaşırdım.uyuz halam da espri yapcam diye kıvranıyodu.5 te gelin bari hıhıhıhıhıh diye :D hahayt ben senin kızlarını da görcem bayan.
bu da birkaç görüntü ;


diğer günler de eğlenceliydi.ama bununla kıyaslayınca solda sıfır kaldı.neyse hala bitmedi günler.daha eğlencelilerine artık :D

7 Temmuz 2010 Çarşamba

şehir merkezinde bile bahtsız bedevi olunur

Hayat ne garip.ve kader...ya da kaderden habersiz gelcek hakkında bir sürü plan yapan insanlık garip olan.Herkes farklı ifade eder; alın yazısı kader kısmet bazılarına göre evren hatta karma...Her ne isim alırsa alsın hangi inançta olursa olsun önüne geçilemeyen bir kuvvettir kendisi.kimse bilmez nelerle karşılaşacağını kaderi sayesinde.ama herkes çoğu zaman planlar yapar , yapılacaklar listesi hazırlar ve daha bir sürü şey.ancak eğer kaderin izin vermiyorsa yapmak istediklerine bir adım ileri gidemezsin.hem de öyle bir engel çıkar ki elinden hiçbir şey gelmez.sitem edicek gücün bile kalmaz.

İşte bugün o durumlardan birini yaşadım.hem de 'oha !' diyebileciğim bir şekilde.durumu kısaca özetliyim.tatile gidebilmemiz için babamın arkadaşının (İ) izininin bitmesi babam giderken yerinde onun olması gerekiyordu.gayet basit bir mantık.ancak birden kader bize 'onu unutmamamız gerektiğini' hatırlattı.İ'nin babası hastalanmış ve hemen İ'nin babasının yanına gitmesi gerekmiş.ne zaman döneceği belli değil.babasına nolcağı belli değil.bizim tatile nolcak o hiç belli değil.bu sene ilk kez her zamankinden farklı bir tatil yapalım başka bir yere gidelim demiştik.işte kader tam da burada devreye giriyor.demekki izmir'den başka şehirde tatil yapılmayacak.

Hani filmlerde olur ya.esas karakterin başına öyle bir şey gelir ki izlerken bile yok artık dersiniz.Hayatının en önemli olayını saniye farklarıyla kaçırır.ve kız sonunda kollarını iki yana bırakıp söyleyecek söz bulamaz.yalnızca baka kalır yaşadıklarına...

İşte bu haberi aldığım da böyle hissettim.tamam çok da büyük bir felaket değil benim durumum ama o kadar istiyordum ki.bir şeyi çok istersen olmaz derler ya.sırf o yüzden bu durumdan kendimi suçlu hissettim.neredeyse İ'nin babası benim yüzümden hasta oldu diyeceğim.

Aslında kader de aynen bu mantıkla çalışan bir düzenek değil mi.örneğin ben yolda yürürken bile başkalarının hayatlarını değiştirmiş olabilirim.insanın bu korkuyla yaşaması ne zor.neyse ki bu kadar düşünceli olcak kadar gelişmiş bir empeti yeteneğim yok.

Sonuç olarak şu an yapabileceğim hiçbir şey yok.ama ben hala kaderin bize iyi davranabileceği ihtimali için umutluyum.

6 Temmuz 2010 Salı

tatil dönemi playlist

+*mars volta-l'via l'viaquez
++*barry louis-all i want is you (juno OST)
belle and sebastian-expectations
+++*kill bill soundtrack-please dont let me be misunderstood
+*lily allen-fuck you
+lily allen-LDN
+lily allen-the fear
+*lissie-when im alone
+*maroon 5-misery

NOT: yıldızlılar kesin tavsiye ettiklerim.artılar da hızlı olup olmayanlar.

shopping-mania

Hiç kınamayacağım bir hastalıktır heralde bu.bu hafta iyice anladım.tatil alışverişi kadar sevdiğim bir şey yokmuş ya.tamam çok da sağlıklı değil hergün deli gibi almak ama böyle pek bir güzel oldu.çok mutluyum şu an.

mutluluğumun bir başka nedeni de S. Dün bana şarkı gönderdi.ne kadar da şirin bir şarkıydı.hüzün kovan kuşu gelmiş şarkının adı.herbeyse yine umutlanmaya başladım.saçmalamamaya çalışıyorum üstelik.yazın böyle bi anlık hevesle hata yapmıcam.umarım yani.ahh öyle tatlı konuşulmaz ki S sende hiç bilmiyorsun..

yine günlüğe döndü blog.benim amacım aslında biraz da sanatsal yazılar yazmak.neyse önümüzdeki birkaç gün evdeyim.tatil öncesi şöyle sanat içerikli sayılabilecek yazı yazarım umarım.

bu vidyoyu paylaşmassam ölürüm


gitme kal diyemedim - athena cover

4 Temmuz 2010 Pazar

belki arkadaşsız kalmak benim ödülümdür

Dün ve önceki gün M ile birlikteydik.bizde kaldı hatta.ama hayatımın en sıkıcı 2 günü diyecek olsam yeridir.gerçek yüzünü gördüm neredeyse.hani demişler ya birini tanımak için beraber yemek ye diye.aynen öyle.sofra olarak değil de aynı evde vakit geçirmek anlamında da etkili bir yöntem o.çok yakınız aslında ama yakınlık farklılıkları azaltmıyormuş.bunu annem söylese eminim çemkirirdim.ama gerçek buymuş.haklı çıktı yine.

Tavırları belli ediyormuş insanın hayat görüşünü,aileden aldıklarını hatta gelecek planlarının gerçekleşme olasılığını bile.Herneyse yaptıklarını filan anlatmayacağım.Tamam dedikoducu kız havaları yaptığım yazılar da oldu ama ciddiyim bu sefer.

Ama sonuç olarak şunu söyliyim,3 boyutlu arkadaş(internetten konuştuklarımı demiyorum) konusunda çok şanssızım.ama bu tip olayları yaşadıkça da gerek olmadığını görüyorum.Yani tamam,asosyal olmamak lazım tabi de içli dışlı olduğum birisi yoksa da arayışa girmiyorum artık.belki arkadaşsız kalmak benim ödülümdür.....
-violet-

29 Haziran 2010 Salı

and the 'mim' goes tooo...

Çariçe'cim sevgi pıtırcığım beni mimlemiş.=* gibi ifadelerimi gönderip teşekkür ediyorum

1. Hangi işleri yarım bırakırsın ya da bıraktığın neler var?
O hafta içinde yapmam gereken işleri listelersem yazdığım maddelerin 50% sini yarım bırakırım.önce kısa ve kolay olanları bitiririm.


2. Yakın zamanda kaybettiğin biri var mı?
Var.babamın dayısını kaybetmiştik.çok yakın değildik ama her sene görüşürdük.


3. En ağır bulduğun, sana dokunan bir yemek var mı?
Yağlı etli yemekler midemi kaldırma açısından feci dokunuyor.


4. Cinsellik ve aşk anlamında unutamadığın biri var mı?
Aşk anlamında vardı.ama geçmiş zaman işte.artık yok.


5. Çocukken sevdiğin çizgi filmler?
Fox kids te çılgın korsan Jack çıkardı.aşıktım ona.bi de 4 kız vardı.çzel güçleri filan.powerpuff girls.kendimi hep mavili kız gibi görürdüm.


6. Blogger'a ne zaman kayıt oldun? Kim vesile oldu? Nereden duydun?
Ne zaman katıldığımı hatırlamıyorum.Lolumsu vasıtasıyla katıldım.ondan duydum haliyle


7. Çok paran oldu neler yaparsın?

Kendime bi sidekick alırdım.sonra manhattan gezisi yapardım.alışveriş için filan.sonra ev alabilirdim belki.garanti olsun diye.sonra da birikim yapardım heralde.pek eğlenceli bişey yapmadım ama eğlenmem ya da eğlenememem parayla ilgili değil demekki

Şimdi birilerini mimleyelim.
*-SeFa-*
Lolumsu
( mimlenmemiş birilerini bulmak cok zormuş.herkesler yapmış bunu  )

28 Haziran 2010 Pazartesi

poison prince and his playlist

maroon 5-not coming home
maroon 5-must get out
maroon 5-through with you
amy macdonald-poison prince
kate nash-mouthwash
kate nash-model behavior
james blunt-goodbye my lover
james blunt-i really want you
rachel yamagata-be be your love
veeeeee favorim bright eyes-hit the switch

this city made us crazy we must get out

Ne güzel söylemiş değil mi Adam Lavine (maroon 5)..bunu durumuma yazacaktım ama vazgeçtim.zaten uzun durumları pek okuyan yok.hele O hiç okumaz.o değil de S. diyelim bari.tamam artık öyle diyim.aslında artık olcağından emin değilim ya.olmalı mı olmamalı mı gibi düşünüyorum =) olmamalı gibi sanki.her neyse....

Sabah evde yalnız uyandım.gayet normal bir şekilde indim ranzadan -ki bu 4 veya 5 sn sürdü-  tam hadi gidip yemek yiyim dedim...Ve ultra etkin hayalgücüm kendini gösterdi hemen.korku filmlerindeki yalnız kız moduna girdim hemen.hala odadaydım ama.ben birden kapı sesleri duymaya başladım.içimden de ciddi ciddi hırsız görsem ilk elime hangi nesneyi almalıyım diye düşünüyorum.(bknz.yine gülüyorum kendime) işte hayal dünyası zar zor kendime gelip -ki bu da birkaç dk sürdü- mutfağa gittim.kendimi ikna etmeme rağmen hayalgücüm hala etkin.neyse ki kapı çaldı ve beklenen insan geldi (bknz.lolumsu)

Öğlene doğru yine içimi sıkıntılar bastı.hemen bilgisayara koştum.müzik actım indirdim birkaç tane filan.günün bu vakti de böyle geçmiş oldu.

26 Haziran 2010 Cumartesi

yorgunluk nasıl öldürücü bir hal alır

bugün hamit+ferit+melis ve ben olmak suretiyle şuurszca bisiklet sürdük.çok güzel çok zevkliydi ama çok yorulduk ya.hele ben..bide kendi kendime havalara girerdim ben.istesem professyonel bisikletçilerin arasına katılıp havalı havalı sürerim diye :D çok güldüm bugün kendime.ne diyon kızım sen dedim :D

şimdi resimli blog olayına giricem.bakınız günü özetlemek daha kolay olcak.

burda kendimi pek bi özgür hissettim.özellikle çıkarken ortamdan yarıldığım yokuşlardan inmek....oof hayatımın anlamaını bir an için değiştirdi.bakkal bize para üstü kalmadığı için recep ivedikli cips verdi :D



foto.olayı sarmadı.zaten mantıklı cekilmiş pek fazla yok.bu kadarı yeterli.feysbuktan ekli olanlar zaten yeteri kadar görüyodur bu saçma fotolarımızı :d


konyada geçirdiğim günler cok sıkıcı zaten.bide evde oturup oraya buraya çatmıyım diye böööyle km.lerce bisiklet sürüp uzaklaşıyorum aslında .




o kadar yorgunum kii.bu kadar yazıcaklarım.oldu o zaman.okuyanlara teşekkür ediyim hadi.seviyorum herkesi
-Violet-

20 Haziran 2010 Pazar

don't hold yourself like that

Son birkaç gündür annemin beni pek tınlamadan yanımdan geçip gitmesi pek bi üzdü beni.ama bi öyle bi böyle.bu da psikoloji.zaten gelecek kaygıları içinde boğuşup duruyor.bir şiirde duymustum.kız annesine ben seninle sen yokken çok iyi anlaşıyorum diyordu.üzücü aslında bu söz ama bazen haklı olduğunu düşünüyorum.ama olsun kalbimi kırsan bile bayan N yine de kırılan kalbimin tek çaresi sensin <3

31 Mayıs 2010 Pazartesi

kardeşim demiştim üstelik ..

Bu haftanın sakin gecmesini umarken sevgili (manevi) kardeşim E.den çıkma teklifi aldım.yuh be ya.ama ben ne demiştim kardeşiz dememiş miydim.
Hep o T.yüzünden kafasını karıştırmış tabi.siz niye cıkmıyosunuz demiş.o da çıkalım mı lan dedi.Elime düşme sakın T.
Ayrıca ne ironiktir ki bunları yazarken kesha sakin benim için söylüyor Disgusting şarkısını... !

im in a orbit


Eurovizyonu kazanan almanya yı kutluyorum.almanya nın şarkısını beğenmediği için ve milliyetçi yanının anlık bir atarı yüzünden mangaya hakzılık yapıldığını söyleyip çirkeflik yapanları da anlamadığımı belirtmek isterim.

Tamam hepimiz isteriz 1.olmayı fakat olamadıysak da önündeki sıraya çirpmek ne ayak arkadasım ya.Evet manga süperdi.şarkı da fena değildi ferman filan da keza öyle..ama yani saygı duymak da fayda var..
Süper şirin bir kıza süper şirin bir aksanla öyle bi şarkı söyletirsen kazanır bence ...

(hem şarkıda da kendimi buldum ben.pek bi sevdim ondan)

28 Mayıs 2010 Cuma

it's all-right it's OK

Aşık olmamaya çalışırken bir yandan diğer yandan da okuldaki arkadaş dediğim canlı formlarıyla uğraşmak gerçekten zorluyor beni.
Belki de şikayet etmemeliyim.
Tanrı dünya üzerindeki en bencil ve en memnuniyetsiz varlıkları bana tanıtıyordur.
Deli olmadan (veya katil) bitirdim ya bu haftayı.
Takdir ediyorum kendimi.
Ama her şeye rağmen onlara rağmen (ki bknz.onlar dediğim kişiler okulda en iyi(!) arkadaşlarım) eğlenerek bitircem bu seneyi...

26 Mayıs 2010 Çarşamba

congrats

bugün tam 9 tane sınıfını bok varmış gibi koski su arıtma tesislerine geziye götüren okuluma tebriklerimi iletiyorum.

cümlelerim devrilip devrilip düşüyor.kusuruma bakmayın artık.tabi hala okuyan varsa bu tenha blogu..

koku şakaklarımdan yayılırken etkilemiş olmalı beynimi.aksi takdirde bu kadar ağrıyamaz beynim.

sol yanım acıyor lan.sol lobumda oluşan kasılmadandır kesin.kafamı kesiyor gibiler.

en güzel sanat eserleri acıyla oluşurmuş dedikleri doğru.asla yazdıklarımı sanat olarak değerlendirmiyorum ama yazı yazmak sanat olarak kabul gördüğüne göre....velhasıl ; teşbihlerim filan değişti bakınız.

flying dinlemekteyim 'layers of dust and yesterdays....' kısmındayım.
çok da güzel oluyor

karnımın gurultusundan yazı yazamıcam artık.çok sıkı diyetteyim.fazla aldığım hain glikoz molekülleri artık vücuduma giremicek.

eski yazdıklarımı okudum da yorgun olmadığım da gayet güzel şeyler yazabiliyormuşum.

25 Mayıs 2010 Salı

sözlerimi tutmalıyımm

kime nasıl kızdıysam o an verdiğim sözler ne kadar sert olsa da tutmak için çabalamalıyım...

aman

sen zaten bana hiç yanıt verme internet explorer

yuh bana

neredeyse 20 günün sonunda hayatımın büyük bir buhran içinde olduğuna karar verip biraz renklendirme çabasına girdim.blogla olsun formspringle olsun artık daha renkli bir sanal alemim olmasını umuyorum.başlığın sebebi de ne zamadır yazmamam :D

7 Mayıs 2010 Cuma

noteboookk

sen ne güzel bir filmmişsin notebook.izlerken aaay yaa diye diye öldüm.ama kıza hak veriyorum.yani noah ın son halini görüp başkasını seçmek cok saçma olurdu..

böylece ölmeden önce izlencek filmler listemden bi film daha silindi :D

16 Nisan 2010 Cuma

blogger ödülü

kendimi kreativ blogger hissettim bu ödülle.o nedenler hem lolumsu'ya hemde bikedigördümsanki'ye teşekkür ediyorum :))
http://4.bp.blogspot.com/_7pZmHRxgnSI/S8dNvUPF8uI/AAAAAAAAAqA/2S9vPtyZz0c/s1600/blogger_d_l.jpg

eveet başlıyoruz.
1-ben izmir'i çok severim.hatta izmir'e gidemediğim her gün çok sıkıcıdır benim için.(yani cok sık kullandığım bir bahane en azından)

2-blog yazmayı bırakınca içimde birikiyormuş gibi oluyor.o yüzden ilginçtir 29 harfe basıp rahatlamak da varmış insanın doğasında.

3-kafam çok dolu ve karışık olduğu zaman kafama taktığım şeyleri anahtar kelmelr halinde sarı postit lere yazıp bir bir ne yapsam diye düşünürüm.rahatlatııcı.tavsiye ediyorum

4-benim ikizim var.bana bazen kardeşine çok takıyorsun aklını diyorlar.nasıl takmıyım.beni ikiye bölmüşler o olmuş.severim keretayı.çok.

5-birgün sokaklarında gerçekten mutlu bir şekilde gezeceğim bir şehirde yaşamak istiyorum.ölmeden önce yapılcaklar listem var tabi.

6-24 saatte kaç film izlenir ya da bir günü tamamen yaşayınca ne olur sorusunun cevabını arıcam bu yaz.

7-dinlediğim müzikler yaptığım şeyler ya da tarzım eleştirilince (olumsuzca) tüylerim kalkar.ani tepki vermem ama çok sinirlenirim.yargılanmak en sevmediğim şey.kıyaslanmayı saymazsam tabi.

NOT: bu yazı sırasında biraz sitemkar hafif üzgün ve yorgun olduğum için karamsar bir tablo çizilmiş olabilir.aslında bazı günler çok pozitif olurum.

şimdi fantastik 7'liye geldi sıra-
tabiki çariçe (sen de mi brütüs)
zehirli sarmaşık
Griffith
oracularspectacular
HepsiBeş
67 den tavşan yapabilirim. Denersem.
Serra işte sizi mimledim.hadi sıra sizde. =))))))))))))

well wellll ..

hehehh etiketlendiğimi görünce sevinçten böyle oldum.şimdi etiket kısmına geçelim.daha sizlere haftamı anlatcam :D

2 Nisan 2010 Cuma

k-kinda busy

Kendimi şaşırtıyorum ben hep.Nerede kaldı kültür aşkı.Nerede kaldı bu aptal şeirde  şehirde gerçekleşen bütün kültürel etkinliklere katılmak..Bu yazıyı yazarken bile keman konserinde elime telefon alma gereği duyuyorum.Aslında tek başıma da değilim ama..neden böyle oldu ki ? Belki de kardeşim ve en yakın arkadaşıyla gelmiş olduğum için oldu hepsi.

Tanrım bu ne sıkıcılık..Normalde insanlar konser başlayana kadar yanındakilerle falan konuşur.ama ben..sıkıntıdan önce arka koltukta oturan çocukları dinledim.şimdi de bunları yazıyorum.Hatta arada kendime sarmış olarak yanımdan geçen zayıf kızların diyet yaparken nasıl olduklarını bile merak ettim.

27 Mart 2010 Cumartesi

mark this words..

Tanrım bu hafta yaşadıklarım bütün sene içinde yaşanabilecek olaylardı heralde..inanılmaz bi şekilde dolu ve cok yorucuydu.en yakın arkadaşımı kaybetme tehlikesi içindeyim.sevgili 'erkek arkadasım' dediğim salaktan ayrıldım.onunla uğrastım 1-2 gün kadar.hepsini anlatıcam hepsini hemde

14 Mart 2010 Pazar

pursuit of happiness

son günlerde yine pek bi şanslıyım.gerek bazı önemli günlerin çakışması,sonra buluşmak için beni arayan arkadaşlarımın derste aramış olması gerekse saçma bir feysbuk oyununda bile bir türlü istediğim şeyin çıkmaması...kesinlikle bir loto oynamalıyım...

sonra bir de umutsuzluk var.gerek üniversite kazan(a)ma(ma) durumu gerekse verilen ödevlerin hiçbirinin yetişememesi fazla karamsarlaştırıyor içimdeki nadir ışık alan odaları...

son zamanlarda çok gözlerimi kapatıp şarkı dinlemeye başladım.ki bu da pek iyi değil.ya çok huzurluyum da keyfimden kederleniyorumdur ya da gerçekten duvarları çok yakınlaşmış hissediyorumdur.son bir kaç haftadır 2.seçenek cok yakın geliyordu zaten.

ve bütün bunlar aklımdan geçerken birden pursuit of happiness çalmaya başladı.acaba dedim.acaba yeniden umutlansam nasıl olur.belki her şey gerçekten yolunda gider...

7 Mart 2010 Pazar

OH MY VOGUE

inanılmaz bi şey oldu..hayır aslında o kadar da ilginç değil. Vogue aldım.yani annem alıp gelmiş.çok güzelmiş ya.beğendim cok cok..520 sayfa filan.inanılmaz kalın.takdir ettim.(y) cok iyiydi.hatta birkaç sözü çorlayarak feyse durumuma yazmayı düşündüm.ayrıca kapaktaki hatun kişi de pek şanslıymış.bide teddy charles la reportaj yapan kişi.adam taş yaauw :P

4 Mart 2010 Perşembe

canavarın yemek borusu tıkandı.

başlıktaki gibi yorgan yemekte zorlanıyor canavarımız.okul mokul fazla üstüne geliyo.ama yarın evde olcam.o yüzden hasret gidericem bolca blogumla.

3 Mart 2010 Çarşamba

artık benm de formspring' im var.ne kadar mesutum bilemezsiniz.
http://www.formspring.me/yycviolet =)))))

2 Şubat 2010 Salı

victor'cuğum çok haklı bu şehir hakkında

Of seviyorum bu İzmir'i.İnsanlarını,havasını,sahilin yosunlu kokusunu,her şeyini..Bazen kendini bişi sanan ugg hatunlarını görmeyi bile.bazıları çok komik oluyor :D nesini anlatıyım ki.çok güzel ve beni çok mutlu hissetiriyor işte.bu arada otobüslerinde telefon ciddi ciddi kapatılıyormuş.şoför cok kızarmış.her ne kadar bol gürültülü ( küçük kuzenlerim var ) bi tatil olsa da çok güzeldi.kızlarağası hanı hele..mask kafe diye bi çantacıya girdik kardeşimle.deri çanta aldı.içerdeki çocuklar feciydi ama.bide ben hiç kızlarağasının üst katına çıkmamştım.oraya da çıktım bu sefer.çok güzel antikacılar vardı..sonra halam zorla saatin orda fotoğraf çektirdi.:D  çok güzeldi işte.yaşamak lazım o sehirde.ya da okumak...yapmalıyım bunları.

22 Ocak 2010 Cuma

sonunda bee

tatil oldu.tail inanabiliyo musunuz.aylardır bu günü bekliyodum.işte bu işte buuu.derse giren bi kaç öğretmen ' ne çabuk geçti demi bi dönem ' geyiği yaptı ama ben katılmıyorum onlara.kesinlikle her gününü yaşadığımı hatırlıyorum.her günü her saati neredeyse... ama sonunda bitti ya.artık 15 gün kadar söylenmeden hayıflanmadan geçircem günleri.tatilde izmire gidiyorum.hatta bu akşam bincez otobüse.belki de son yazışım olabilir bu.olayı dramatikleştircek olursam sizinle vedalaşabilirim ama yapmıycam bunu.1 hafta toplam ya.ki bloga 1 ay yazmadığımı biliyorum.herneyse işte böyle.yolculuk anılarımı anlatcam söz.şimdilik bu kadar yine.sanki çok yazmışım gibi.herkese iyi tatiller.

özlemişim kendimi böyle görmeyi.

saçlarımı kestirdiiiiim.tam 2 aydır bu niyetteydim.ama ya üşengeclikten ya da zamansızlıktan fırsat bulamıyordum.malum bugün karne filan aldık ya.erken cıktık okuldan eve gelir gelmez kendimi tekrar dışarı attım.kofföre koştum.artık kaküllerim vaarr.bu yazıyı yazarken aklıma Çatlak Çariçe geldi.o da baya bi debelenmişti kakülleri için.eminim fotoraftakti gibi görünmüyodur ama mühim olan hissetmek değil mi....